WWW.AHMETTURKAN.COM.TR

ZAMAN HER ŞEYİ ANLATIR

  • Yazıtipi boyutunu arttır
  • Varsayılan yazıtipi boyutu
  • Yazıtipi boyutunu azaltır
Anasayfa YAZILARIM BLOG YAZILARIM ASKERE ASKERİ CEVAP

ASKERE ASKERİ CEVAP

e-Posta Yazdır PDF

Emekli Tuğgeneral Türker ERTÜRK tarafından  kaleme alınıp aşağıdaki madde başlıklarına verilen cevaplardır.

Kesinlikle saptırma veya oynama yapılmamıştır. Yazının orijinali linkten görülebilir.

NİÇİN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE KARŞI HAYASIZCA SALDIRILAR VAR?  

 

En son  ‘’ Emperyalizmin Ali Cengiz Oyunu’’ başlıklı yazımızda Büyük Orta Doğu Projesini anlatmaya çalışmıştık. Tekrar çok kısa olarak gözden geçirirsek;

*Bölgenin doğal ve enerji kaynaklarına el koymaktır.

·         Kesinlikle doğrudur.

   *Bölge insanının kendisine daha fazla özgürlük ve demokrasi sunulacağı aldatması ile emeğini sömürmektir.

·         Sayın Paşanın bu fikri de doğrudur.

   *Ilımlı İslam projesi ile bölgenin Müslüman Ülkelerini emperyalist merkezlerden yönlendirmektir.

·         Yaklaşım doğru olmakla birlikte bize düşen vazifeler vardır. Biz önce dinimizi doğru öğreneceğiz. Halkımızı dinimizin gerekleri ile donatacağız. Emperyalistlerin bu oyununa gelmeyeceğiz. Bu minvalde TSK kendi mütedeyyin subay ve astsubaylarını dışlamaktan ve de fişlemekten vaz geçecek. TSK’dan dini gerekçeler ile uzaklaştırdığı personeline her türlü hakkını iade ettikten sonra geri dönmek isteyenlere kucak açacaktır. Zor değildir. Sadece Türker Paşan’ın söylemeye çalıştığı ifadeleri yalın hali ile anlamaya çalışmaktır.

   *En iyi ihraç ürününüz askeriniz diyerek gençlerimizi kendi çıkarları için ölüme göndermektir.

·         Doğru bir ifade olmakla birlikte, TSK’nın bir türlü izah edemediği HERON baskını, 37 erin şehit edildiği DAĞLICA baskını gibi olaylarda TSK üzerine düşeni yapmaktan kaçmamalı idi. Sayın Paşam bildiklerinizi daha açık yazmalısınız.

   *Bölge ülkelerini etnik olarak bölüp dinsel olarak bütünleştiriyormuş gibi gözükürken, onları emperyalizme direnemeyecek şekilde birbirine düşürüp, kırdırıp küçültmektir.

·         Bu 1. Dünya savaşında zaten yapılmıştı Sayın Paşam. Lozan Anlaşmasının bilinmeyen maddelerine göz atarsanız (ki siz bunları kesinlikle bilirsiniz) dediğiniz doğrulanacaktır.

·         Ancak şu an Türkiye’nin Ortadoğu Ülkeleri ile yakınlaşmaya çalışmasını eksen kayması olarak göstermeye çalışan emperyalistleri gözden kaçırmamalısınız. Bu konuda TSK görüş bildirirken Türkiye ve halkının İslami hassasiyetini göz önüne almalıdır.

     Emperyalizmin bu projesinin bölgemizde gerçekleştirilmesine;

     Dünyanın ilk ulusal kurtuluş savaşını vererek, Atatürk ve öncü unsurlar tarafından, Osmanlı tarihinin özellikle son 200 yılda yaşadığı acı ve ibret dolu tarihi deneyimlerinin bir sonucu olarak yapılan Türk devrimleri ile kurulan, Türkiye Cumhuriyeti;

   *Aklı ve Bilimi esas, üniter ve ulus devlet yapısı,

   *Çevre ülkelerle ilişkilerde ulusal çıkarlara odaklaşmış yaklaşımları,

   *Kıbrıs’ta azınlık haklarının ötesinde isteklerde bulunması,

   *Ancak uygar ve çağdaş ulusların hakkı olan laiklik tutumu,

   *Lozan dengesi inadı,

   *Avrupa birliği ile bütünleşmede ’’ hakkı olmayan’’ eşit statü ısrarı,

    Nedenleri ile baş ağrısıdır ve engeldir. İşte bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti; anayasası, kurumları ve kurucu felsefesi ile dönüştürülmeli ve yapının yılmaz savunucusu çevreler ve kurumlar başta Türk Silahlı Kuvvetler olmak üzere yok edilmelidir.

·         Burada problem başlıyor Sayın Paşam. Lozan’da denge yoktu ki Lozan dengesinden bahsediyorsunuz.

·         Neden Batı Trakya’yı elimizle verdik.

·         Neden Musul ve Kerkük’teki haklarımızdan vazgeçtik.

·         Neden Misakı Milli inadından kurtulamadık. Hal bu ki Misakı Milli fikri Türkiye’nin elini daraltmış hatalı bir dirençti.

·         Anayasa demokratik bir kurum değildir. Demokratik hak ve hürriyetleri, yargılanma hakkını, inanç hürriyetini kısıtlayan bir anayasa demokratik değildir. Türkiye’nin önünü tıkayan, ilerlemesine engel olan, kendi halkını suçlu gören, hükümetleri sürekli izleme gereği duyan hastalıklı yapıdan bahsediyorsunuz. Gelinen süreçte Anayasanın değişmesi ve tüm kurumları ile sivil bir kimliğe ulaşma hedefi varken militarist yapıyı savunmanız maalesef yerinde değildir.

       Gelelim yazımızın konusu Türk Silahlı Kuvvetlerine(TSK);

      TSK’ ya karşı epey önceden başlayan zaman içinde inişli çıkışlı olarak şiddeti, boyutu ve yöneldiği ara hedefler açısından yoğunluğu değişmekle birlikte daima artarak devam eden, başlangıçta TSK içinde bile yeterince algılanamayan bir savaş halen sürmektedir.

     Bu savaşın hedefi nedir?

     TSK’nin halkın gönlünde kurduğu inanırlığı, güvenirliliği ve itibarı yok etmek ya da kabul edilebilir bir eşiğe çekmektir.

·         Kendi halkına darbe planları yapan, karışıklıktan medet uman yapıyı nasıl izah edeceksiniz. Bir sonraki yazınızda bunun cevabını okumak için sabırsızlanıyorum.

     Bu hedefe ulaşınca, bu neye hizmet edecektir?

      TSK Atatürk ile birlikte Türkiye Cumhuriyetinin kurucu unsuru, kurtuluş savaşının ve sonrasındaki devrimlerin arkasındaki güçtür. Bu nedenle kuruluş felsefesine sımsıkı bağlı olup, çeşitli yöntemler uygulanmasına ve bazı mevziler elde edilmesine rağmen;

* Antiemperyalist yapısı,

·         Anti emperyalist demek demokratik demek değildir.

·         Tüm ülkeler diğer ülkelerin emperyal emellerine karşı mücadele ederler. Ülkeler onun için bürçelerinin çok büyük bir kısmını askerine ayırır.

·         BU fikriniz kelime oyunudur. Gerçek değildir. Askerin amacı zaten ülkeyi savunmaktır.

*Soğuk savaş döneminde darbeler yolu ile kullanılmış olmanın getirdiği ABD’ye karşı olumsuz duygu,

·         Tüm darbelerden ABD ve Avrupalı devletlerin haberi vardı. Onu siz değerli asker büyüklerinize sorun.Neden emperyalistlerle işbirliği yapıp kendi halkına zulmettiler. Neden hem sağdan hem soldan astık, asmayıp ta besleyecek mi idik diye de hava attılar.

*Türk Devrimlerine bağlılığı,

·         Devrimleri hükümetler devam ettirir Sayın Paşam. Devrimlerin bekçiliğini yapmak askerin işi değildir.

·         Özelleştirmeye karşı mısınız.

·         Türk Lirasının Konvert olmasına karşı mısınız.

·         Liberal ekonomiye karşı mısınız.

·         Bakın bunların hiç biri ile ilgili devrim yok.

*Kuruluş felsefesinin ve Lozan dengesinin gereği olan kırmızıçizgiler konusundaki hassasiyeti,

·         Lozan konusundaki yenilgimizi ve aldatılmışlığımızı tekrar gözden geçirin. Batı Trakya’yı bedavadan kaptırdığıma, Musul ve Kerkük’teki haklarımızı nasıl kaybettiğimize üzülmüyor musunuz yoksa. Adalar konusunu hatırlatmak bile istemiyorum.

*Aristokrat geleneğinden gelmeyen liyakati esas alan subay yapısı,

·         28 Şubat sürecinde fişleyip TSK’dan koparttığınız binlerce subay ve astsubayın liyakatleri konusunda sanırım yorum yapamayacaksınız.

·         Sizin elinizle TSK’dan ayrılan arkadaşlarımızın beyanları tarafımızda saklıdır.

*Türk halkının kalbinde ve gönlündeki en itibarlı ve güvenilir kurum olması,

·         Bunca yapılanlara, darbe planlarına, fuhuş operasyonlarına rağmen ….

·         EVET TÜRK HALKI HALA TSK’YI SEVİYOR. PEYGAMBER OCAĞI OLARAK GÖRÜYOR. BEN DE DAHİL OLARAK.

*Zorunlu askerlik sistemi ile sahip olduğu Türk Ulusuyla arasındaki organik bağı, devam etmektedir.

·         Hiçbir ana baba evladını falanca paşanın karısına hizmet etsin diye askere göndermiyor. Türk evlatlarını gereksiz yere hizmet eri olarak kullanmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.

Bu yapılar bozulmalıdır.

·         Tam tersine bozuk yapı düzeltilmelidir. Türk askeri özel hizmette kullanılamaz.

·         İç Hizmet Kanununda yazıyor. Sayın Paşam o kısmı unuttunuz mu yoksa.

    Şimdi tekrar özetleyelim. Emperyalizmin ülkemizi de içine alan bölgemiz için uygulamaya çalıştığı projenin her safhası için Türkiye Cumhuriyeti engeldir, bu yüzden dönüştürülmelidir.

·         Burası tamamen doğrudur. Şu kadarını ekleyelim. El birliği ile ülkemizi acilen kalkındıralım.

     Peki, size soruyorum, bir devletin koruyucu unsurları nelerdir? Anayasası, kurumları ve Silahlı Kuvvetleri sayılmaz mı?

·         Adil bir anayasa,

·         Kendi halkına düşman olmayan (her fırsatı darbe planlamaya fırsat görmeyen) ordu.

·         Gay tayfalardan 6 kişiyi ihraç ettiğinizi ilk emekli olduğunuz hafta kendi ifadeleriniz ile bildirmiştiniz.

·         ÇYDD’ nin itirafları ile ortaya çıkan fuhuş furyasını nasıl inkar edip TSK’yı küçük düşürebiliyorsunuz.

·         Bu durumda suçlular cezasını çekmeli ve TSK bu pisliği temizlemeli demek çok mu zor Sayın Paşam.

·         Pislikleri temizlemek bu kadar zor mu. Bu TSK’ya bir şey kaybettirmez.

     Demek ki bu kurumları dönüştüremezsen ya da ahlaksızlık, fuhuşçuluk, hırsızlık, darbecilik karalamaları ve iftiraları ile yıpratamaz ve Yüce Türk Ulusunun gönlünde itibarsızlaştıramaz ve bunun sonucu kırmızıçizgiler konusundaki sahibi yetini etkinsizleştiremezsen, hedefine ulaşamazsın.

·         TSK bu tür zor durumlar karşısında kendinin aklayacak hiçbir girişimde bulunamadı maalesef.

·         Yaptığı her icraat ile problemin büyümesine vesile oldu.

·         Cuhurbaşkanı’nı eşinin başörtülü olması sizi neden bu kadar ilgilendiriyor.

·         Verilen resepsiyona hem emre itaatsizlik edilip gidilmezken hem de gizli talimatlar verilerek saygısızlıkta ısrar ediliyor.

·         Mütedeyyin subay ve astsubaylara orduevlerinde eşleri ile içkili partilere katılmak yönündeki emirleriniz ile kıyaslanırsa hangisi daha adildir.

·         28 Şubat sürecinde dönemin Başbakan’ına edilen küfürler boyalı basın tarafından alkışlanırken neden zamanın Genelkurmay Başkanı suçluları cezalandırmak yerine o bizim iç meselemiz diyerek başkalarını da suça teşvik etti.

·         Muhtemelen bunlara cevap veremeyeceksiniz.

      Ne diyorsunuz, epeyce mesafe aldılar değil mi? Daha neler göreceksiniz neler!

     Biz asla Türk Silahlı Kuvvetleri hata yapmamıştır demiyoruz. Soğuk savaş sırasında olduğu gibi, sonrasında da bir sürü hata yapılmıştır. Özellikle 28 Şubat korkunç bir hatadır. Sayın Necmettin Erbakan’ın fikirlerini paylaşmayabilirsiniz fakat kendisi antiemperyalisttir, işbirlikçi asla değildir. Darbe ne eskiden sorunlarımızın çözümü olmuştur nede bundan sonra olabilir.

·         Bu konuda anlaşıyoruz. Türkiye darbecilerin ülkesi olamaz. Karışıklıktan nemalananların ülkesi olamaz. Kendi halkını düşman gören bozuk zihniyetler üretemez.

     Diyelim ki, işbaşında bulunan yönetim, iktidarda bulunduğu her dakika ülkemize zarar vermektedir. Değerlendirmeniz böyle bile olsa, çözüm yine demokrasi olup asla darbe olamaz. Gelecek nesillerimiz, çocuklarımız ve gelecekte de antidemokratik girişimlere bağışıklık kazanmak için sabretmesini bilmek, tüm kurum ve kuralları ile demokrasiye inanmak ve birbirimize karşı hoş görülü olmak zorundayız.

·         Evet Sayın Paşam, Hakikatler ortaya çıktıkça anlaşabiliyoruz. Bakın siz de aynı şeyleri yazmışsınız.

    Son söz olarak şunu söylemek istiyorum. Emperyalizm tarafından sürdürülen bu projeye çeşitli nedenlerle destek veren veya vermek zorunda kalan kardeşlerimiz bilmelidir ki, açıkça kullanılmaktadırlar.

·         Bu bilinci kim verecek peki.

·         El birliği ile bir milli politika belirlemeliyiz. Birbirimize tahammül edebilmeyi, zıt fikirlere sahip olsak da bu ülkede beraber yaşayabileceğimizi artık anlamalıyız.

·         Yaraları kaşımanın, birilerini ötekileştirmenin bu güne kadar kimseye faydası olmadı. Bundan sonra da olmaz. Eğer birileri bizi birbirimize düşürüyorsa uyanmak vakti çoktan gelmiştir.

·         Bunu sağlamanın tek yolu, maddi ve manevi değerlerimize el birliği ile sahip çıkmaktır. Eksik veya fazla bu milletin büyük kısmı Müslümandır. Mütedeyyindir. Sadece bilin konusunda problemlerimiz vardır. Bunu da vicdan ölçülerimizi kontrol edip kanla kurtardığımız ülkemizi sabırla ihya etmektir. İmanla taçlandırmaktır. Bayrağımızın altında ortak değerlerimizle toplanmaktır.

     Hem de kime karşı?  Kardeşlerine karşı.

     Doğrudur en acımasız mücadele ihaneti de içinde barındıran, kardeşler arasındaki kavgadır.

    Fakat bilinmelidir ki kazanan biz olmayacağız. Yine emperyalizm kazanacak ve biz kaybedeceğiz

·         Üzülmeyin Paşam. Ülkemiz halkı uyanıyor. Üzerimizde hala uyku mahmurluğu olsa da gençlik bunu görüyor.

·         Omuzlarındaki yıldız kalabalığından hala sabah olmadı zannedenlere söyleyin siz onları.

·         Bizler güneşi görüyoruz.

·         İmanın ufkunda güneş yükselmeye başladı.

·         Alt satırda belirttiğiniz gibi hepimiz aynı gemide yaşıyoruz.

·         Ama maalesef bazı kaptanlar sadece kendilerini düşünüyorlar. Sizde eski bir kaptan olarak biraz daha geniş düşünürseniz sanırım gemi zarar görmez.

    Hepimiz aynı gemide yaşıyoruz.

    Gelecek yazımda niye bu saldırılarda Türk Deniz Kuvvetleri bir numaralı hedef olmuştur, size anlatmaya çalışacağım.

     Biliyorsunuz bu hafta Kıbrıs’ta yaşanan acı olayı anacağız. 24 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıs Rumları kanlı Noel’e imza attılar ve bu kapsamda Kıbrıs Türk alayında görev yapmakta olan Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve üç çocuğunu katlettiler. Onlara rahmet diliyorum. Kıbrıs Türkü’nün bir daha bu acıları yaşamaması dileklerimle,

 Saygılar sunarım.

·         Sayın Paşam niyetim kimseyi kırmak değildir. Aziz vatanımızda dirlik düzen içinde yaşarken Rabbimizin verdiği akıl nimetini en verimli şekilde kullanmak, problemlere müspet çözümler bulmaktır.

·         Yazılarınızı izlemeye devam edeceğim.

Ahmet TÜRKAN

Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir

(BU YAZIMIN BİRİNCİ BÖLÜMÜ = http://as-der.livejournal.com/12680.html

İKİNCİ BÖLÜMÜ = http://as-der.livejournal.com/12801.html  YAYINLANDI)

 

İstatistikler

OS : Linux c
PHP : 5.3.29
MySQL : 5.7.43
Zaman : 23:52
Ön bellekleme : Etkisizleştirildi
GZIP : Etkisizleştirildi
Üyeler : 3475
İçerik : 644
Web Bağlantıları : 8
İçerik Tıklama Görünümü : 1742603