WWW.AHMETTURKAN.COM.TR

ZAMAN HER ŞEYİ ANLATIR

  • Yazıtipi boyutunu arttır
  • Varsayılan yazıtipi boyutu
  • Yazıtipi boyutunu azaltır
Anasayfa KÜTÜPHANE GENEL BİLGİLER Anlatımın Temelleri

Anlatımın Temelleri

e-Posta Yazdır PDF
Nesnel-Eleştirel Yazılı ve Sözlü Anlatımın Temelleri

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde verilen Türkçe derslerinde, akademik yaşama ve mesleki eğitime hazırlanırken öğrencilerin nesnel-eleştirel yazılı ve sözlü anlatımın temel kurallarını öğrenmeleri, bu konuda yerleşik uluslararası ilkeleri içselleştirmeleri amaçlanmıştır. Ders izlencesindeki çalışmalar bu asıl hedefe dönük olarak düzenlenmiştir. Öğrencilerin ödevlerde uyması beklenen genel yazılı ve sözlü anlatım kuralları aşağıda özetlenmektedir.

Nesnel-eleştirel yazılı ve sözlü anlatımda kaynak kullanımı, içerik, düzenleme, üslup ve dil öğeleri birbirini tamamlar; öğelerin uygun kullanımı çalışmanın bütünlük ve tutarlılığını sağlar.

1. ALINTILAMA VE KAYNAK GÖSTERME

Araştırmaya dayanan bütün çalışmalarda yararlanılan kaynakları tam olarak belirtmek, alıntıları kusursuz şekilde göstermek zorunludur. Alıntılama ve kaynak gösterme konularında Kaynak Gösterme Kuralları başlıklı sayfada belirtilen uluslararası kurallar öğrenilmeli ve titizlikle uygulanmalıdır. Alıntılama tekniği ve çalıntı suçu konularında aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir.

A. ALINTILAMA TEKNİĞİ

Araştırmada yararlandığınız, size ait olmayan düşüncelerin kaynağını tam ve doğru olarak belirtmek, alıntıların kusursuz olmasına dikkat etmek, mekanik zorunluluklar değil, yapılan çalışmanın dürüstlüğünün ve bilimselliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Alıntılama tekniği konusunda aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir.

  • “Alıntı”, tanımı gereği, başkasına ait ifadelerden oluşur; içeriği başkasına aittir; başkasının “malı”dır. Bu yüzden, çift tırnak içinde, sonunda (başladığı ve bittiği) sayfa numaraları belirtilerek sunulur.
  • Başkalarına ait görüşleri çift tırnak içinde vermemek ne kadar büyük bir hataysa, onlara ait görüşleri bozarak vermek de o kadar büyük bir hatadır. Dolayısıyla alıntılar, kendi sözcüklerinizi araya katmadan, ekleme ve çıkarma yapmadan, özetlemeden, uyarlamadan verilmelidir. Alıntıları bozmamaya, “olduğu gibi” metninize almaya azami özen göstermelisiniz.
  • Hazırlanan metnin yetkin olabilmesi için yanlış alıntılama, yersiz ya da isabetsiz alıntılama, aşırı alıntılama ve yeterince alıntılamama gibi kusurlardan kaçınılmalıdır.
  • Kaynakların farklı kısımlarından yapılan alıntılar tek bir alıntıda birleştirilmemelidir. Alıntılar peş peşe dizilmemeli, geçiş ifadeleri ve yorum sözleriyle birbirinden ayrılmalıdır.
  • Alıntılanacak cümleler metninize katkıda bulunmalıdır. Çok uzun ve anlatım hataları içeren cümleleri olduğu gibi alıntılamak zorunda değilsiniz. Oluşturduğunuz metin açısından anlamlı kısımlarını ayırarak alıntılayabilirsiniz.
  • Alıntıladığınız cümlelerin alınmayan kısımlarını çift tırnakların başında ve sonunda üç nokta ile belirtmeniz gerekmez. Çift tırnak işareti zaten bir “kesip alma” işleminin yapıldığını gösterir. Ancak cümle ortasından yapılan eksiltmeler [...] işaretiyle belirtilmelidir. Anlamı netleştirmek için alıntıya yapacağınız eklemeleri de köşeli parantez içinde belirtmelisiniz.
  • Alıntının sonunda parantez içinde verilmesi gereken sayfa numaralarını alıntı tırnaklarının içine koyma hatasına düşmemelisiniz.
  • Okunurluğu kolaylaştırmak açısından, alıntı cümleleri “X şöyle der:” gibi ifadelerle sunulabilir. Dört satırı geçen alıntılar, giriş komutunu izleyen iki sekmeden sonra alıntı bloğuyla sunulmalıdır.

B. ÇALINTI SUÇU (intihal)

Çalışmalarda bazı kaynaklardan yararlandığınız halde bunları belirtmemeniz, ahlaki bakımdan utanç vericidir; hukuki açıdan ise suç oluşturur. Yazılı ödevler ve sözlü sunuşlar, hangi görüşün kime ait olduğu açıkça belli olacak şekilde hazırlanmalıdır. Alıntılama, aktarma ve kaynak gösterme konularındaki temel kurallar öğrenildikten sonra bunların doğru öğrenildiğinden emin olmak için aşağıdaki uyarılar dikkate alınmalıdır.

  • Diyelim ki yazılı ödeviniz ya da sözlü sunuş metninizde belli bir düşünce için kaynak gösterdiniz, ancak aynı kaynaktan aldığınız başka bir düşünce için kaynak göstermediniz. Böyle bir durumda “çalıntı” suçu işlemiş olursunuz.
  • Alıntı, aktarma, yorum ve özet cümleleri arasında geçişler yaparken başkalarına ait düşünceler (“yanlışlıkla”) size aitmiş gibi görünüyorsa “çalıntı” suçu işlemiş sayılırsınız.
  • Diyelim ki uzunca bir paragrafın sonunda kaynak gösterdiniz. Ancak paragraftaki hangi görüşlerin belirttiğiniz kaynaktan alındığı tam belli olmuyor. Ya da kendi görüşlerinizi, kısmen de olsa, kullandığınız kaynağa atfettiniz. Bu tür durumlarda da “çalıntı” suçu işlemiş olursunuz.
  • Kullandığınız kaynağı ya da kaynakları ilk cümlelerden itibaren belirtmeyip en sona bırakmanız, düşüncelerin kime ait olduğu konusunda bir belirsizlik yaratacağından hakkaniyetli olmaz. Kullandığınız kaynaklara paragrafların ilk cümlelerinde değinmeniz yerinde olur.

^ yukarı

2. İÇERİK ÖĞELERİ

Nesnel-eleştirel anlatımın içerik ve düzenleme (organizasyon) öğeleri birbirini tamamlar. Örneğin, metne uygun bir başlık verme, bütünlüğü gözeten iyi odaklanma, gerekirse metne uygun alt başlıklar koyma, hem içerik hem de düzenleme öğeleridir. İçerik öğeleri konusunda şu hususlara özellikle dikkat edilmelidir.

  • Hazırlanan ödevler, her koşulda, öğrencinin kendi gözlem ve yorumlarına dayanmalı, bu düşünceler, uygun kaynaklardan yapılan yerinde alıntılar ve özgün tartışma öğeleriyle desteklenmelidir.
  • Nesnel-eleştirel anlatımda metinler, bilinenleri aktarmak, inanılanları açıklamak, kişisel tercihleri bildirmek, duygusal bir tarzda iç dökmek amacıyla yazılmaz. Konulara nesnel ve eleştirel yaklaşabilmek için, ele alınan yapıtların bütününü göz önünde bulunduran ve özgül göndermeler yapan anlamlı sorular sormak, çalışmayı bu soruları yanıtlama hedefiyle kaleme almak gerekir.
  • Metinde cümleler –gazetecilik ve tarihçilikte olduğu gibi– ne, ne zaman, nerede, neden, nasıl ve kim (5n-1k) sorularını açıklıkla yanıtlayacak şekilde oluşturulmalıdır. Yazının akışı içinde bu konularda herhangi bir belirsizlik bulunmamalıdır. Anlaşılırlık sağlandığı sürece bu öğelerden her birini her cümlede yinelemek gerekmez. Ancak, hatırlatmak amacıyla, metinde zaman zaman yinelemek gerekir.
  • Nesnel-eleştirel anlatımda metinlerin “evrensel entelektüel standartlar”a uygun olması gerekir. Bunun için metinlerin açıklık, doğruluk, netlik, tutarlılık, ilgililik, kanıtlanabilirlik, yerindelik, derinlik, genişlik ve hakkaniyet ölçütlerine uyması gerekir (bkz. http://www.criticalthinking.org).
  • Kurmaca metinler hakkında yazılan yazılarda şu tür sorulara yanıt aranabilir.
    • Olay örgüsü hangi temel çatışmaya dayanıyor?
    • Karakterler hangi rolleri üstleniyorlar?
    • Anlatıcı konuya kimin açısından yaklaşıyor? Bu tercihin özel nedenleri var mı?
    • Dikkat çeken imge, mecaz, simge, ironi gibi yazınsal sanatların bu yapıttaki özgül işlevleri nelerdir?
    • Zaman ve mekân kullanımını göz önünde bulundurduğumuzda konunun “gerçekçi” ya da “düşsel” tarzda ele alınmasının metne katkısı nedir?
    • Yapıt okurda hangi duyguları uyandırarak hedefine ulaşmayı amaçlıyor?
  • * Uyarı: Kurmaca metinlerde anlatıcıyı gerçek yazar sayma yanılgısına düşmemelidir. Yapıttaki olaylara gönderme yaparken olgusal geçmiş zaman yerine geniş zaman kullanılmalıdır.
  • Nesnel-eleştirel anlatımda amaç, yukarıdaki hususları dikkate alan, iyi odaklanmış, bütünlüklü metinler oluşturabilmektir. Bunun için okumuş ve araştırma yapmış olmanız, kaynakları yerli yerinde değerlendirmeniz, eleştirel tartışma yürütürken görüşlerinizi sırayla ve ikna edici şekilde sunmanız gerekir.
  • Metnin içeriği, yazarının emeğini ve düşünsel özgünlüğünü sergilemelidir. Başkalarından yapılan alıntıların birbirine eklenmesiyle oluşturulan metinler özgünlükten uzaktır. Örneğin, tartışacağınız bir romanın özetini başka bir kaynaktan almanız size puan kaybettirir.
  • İçerik konusunda uyarı: İyi metinler, dinlendirilip gözden geçirildikten sonra yeniden yazılan metinlerdir.

^ yukarı

3. DÜZENLEME ÖĞELERİ

Nesnel-eleştirel anlatımda yukarıda değindiğimiz içerik öğelerini bütünlüklü ve tutarlı bir anlatım çerçevesinde sunabilmek için düzenlemeyle (organizasyonla) ilgili bazı temel ilkeleri göz önünde bulundurmak gerekir. Düzenleme öğeleri konusunda şu hususlara özellikle dikkat edilmelidir.

  • Nesnel-eleştirel anlatımda içerik açısından olduğu gibi düzenleme açısından da iyi odaklanma temeldir. Başlık, giriş, değerlendirmelerden oluşan asıl yapı ve sonuç, bir bütün oluşturmalıdır.
  • Anlatımda bütünlük ve süreklilik şarttır. Asıl konudan uzaklaşılmamalı, doğrudan ilgisi olmayan sapmalara, yan, ara, ek cümlelere, paragraflara yer verilmemelidir. Yürüttüğünüz eleştirel tartışmada düşünceler, sırayla ve ikna edici bir şekilde sunulmalı, her cümle ve paragraf, birbirine neden-sonuç ilişkileriyle bağlanmalıdır.
  • Bütünlük ve süreklilik hedefine ulaşabilmek için yazının akış planı çıkarılmalıdır. Bu planda neyin hangi sırayla anlatılacağı netleşmelidir. Yaptığınız planda metnin giriş, değerlendirme ve sonuçtan oluşan genel yapısını oluştururken kendi görüşlerinizi ve yararlandığınız kaynaklardaki görüşleri hangi sırayla sunacağınız belirginleşmiş olmalıdır. İlk taslak oluşturulduktan sonra akış planı gözden geçirilmeli, süreklilik açısından gerekli düzeltmeler yapılmalıdır.
  • Metnin başlığı, yazar ya da metin adını yinelemekten ibaret olmayan, metnin bütününü hesaba katan, öğrencinin özgün görüşünü ima eden, farklılık ve farkındalık yaratan bir içeriğe sahip olmalıdır. Çok kısa ve çok uzun başlıklar konusunda dikkatli olunmalıdır. Metnin okunmasını sağlayacak birincil öğe olduğundan, ilk akla gelen ya da son anda koyulan başlıklardan sakınılmalıdır. Metni hazırlama sürecinde başlık konusunda ayrıca düşünülmeli, konuyu ve farkındalığı anlatan özgün bir başlık bulunmalıdır.
  • Metnin giriş kısmında konu, sorunsal ve metnin akış planı kısaca belirtilmelidir. İlgi çekici bir giriş cümlesi ve bazı sorular sorarak konuya girmek genelde iyi sonuç verir. Metne başkasından yapılan uzun bir alıntıyla girmek ise, konuya odaklanmayı zorlaştıracağından, sakıncalı olabilir. İlgi uyandırabilmesi için, ilk cümlelerinden itibaren metnin “izlenebilir” olması gerekir. Giriş paragrafını iyi değerlendirirseniz konuya çok geç girme hatasına düşmezsiniz.
  • Başlığından son cümlesine kadar bütün metin belirgin bir düzenleme mantığına sahip olmalıdır. Örneğin, iki sayfalık bir ödevde birbirine bağlı üç konunun üç paragrafta sunulması uygun olabilir. Giriş paragrafının sonunda metnin bu planının kısaca belirtilmesi, okuyucu ya da dinleyicinin uygun şekilde yönlenmesini sağlar. Daha uzun metinlerde alt bölümler, birbiriyle dengeli uzunluğa sahip olmalı, anlatım ve uzunluk bakımından birbiriyle uyumlu alt başlıklarla sunulmalıdır. Metnin tek bir alt başlık ve alt bölüme sahip olması uygun değildir. Bir alt başlığın tek sözcükten, diğerinin uzunca bir cümleden oluşması genelde yakışıksızdır.
  • Yazılı ve sözlü anlatımda konuyu iyi bilmeyenlere hitap edildiğinden, serimleme öğeleriyle tartışma öğelerinin sıralanışına dikkat edilmelidir. Metnin genel yapısı ve paragrafların düzeni oluşturulurken konuyu nesnel olarak serimlemeden, yani tanıtım ve özet gibi gerekli betimleme öğelerine yer vermeden tartışma ve yorumlara geçmek, anlatımın ikna ediciliği zedeler. Örneğin, bir karakteri yeterince tanıtmadan hakkında yorumlar yapmaya başlamanız ya da başkalarının o konuda ne düşündüğünü tarafsız olarak sunmadan önce kendi görüşlerinizi açıklamanız yerinde olmaz.
  • Anlam akışı bakımından büyük sıçramalar olmaması için konuları genelden özele ya da özelden genele giden bir sırayla sunmak doğru olur. Metnin ilgi çekiciliği açısından merak öğesinin canlı tutulması, önemli gözlem ve tartışma öğelerinin, çarpıcı alıntıların, baştan bütünüyle “harcanmaması” gerekir.
  • Metnin her bir düzenleme öğesi yazarının emeğini sergiler ve içeriğe katkıda bulunur. Dolayısıyla, bütün öğelerinin özgün olması gerekir. Düşünceler yinelenmemeli, birbirine benzeyen cümleler kurulmamalı, kullanılan alıntılara yalnızca bir kez yer verilmelidir. Cümle içinde kişi ya da yapıt adlarından oluşan diziler varsa bunların gelişigüzel değil, alfabetik ya da zamandizinsel bir sırayla verilmesi gerekir. El kitabı, kılavuz ve rapor gibi metin türlerinden farklı olarak, nesnel-eleştirel anlatımda görüşler alt alta listelenmez, organik bir yapı içinde sunulur. Bazı listeler ya da belgeler sunulacaksa bunlara metnin “ek” kısmında yer verilmesi uygun olur.
  • Metinlerin uzunluğu ve görünüş özellikleri bakımından farklı kurumların farklı beklentileri vardır. Akademik ve mesleki standartlara uymak açısından bu beklentilerden haberdar olmak gerekir. Türk Dili Birimi tarafından yönlendirilen Türkçe çalışmalarında birimin (sitede yer alan) “ödev formatı”na ve konuyla ilgili özgül yönlendirmelere uymak zorunludur.
  • Düzenleme konusunda uyarı: İyi metinler, dinlendirilip gözden geçirildikten sonra yeniden yazılan metinlerdir.

^ yukarı

4. ÜSLUP ÖĞELERİ

Nesnel-eleştirel anlatımda üslup, belirleyici öğelerden biridir. Yazılı ödevler ve sözlü sunuşlarda aşağıdaki hususlara özellikle dikkat edilmelidir.

  • Nesnel-eleştirel anlatımda metinler, tartıştığımız konuyu bizim kadar iyi bilmeyenleri kamusal ortamda ikna etmek için hazırlanır. Üslup açısından asıl olan, sorunsalın nesnel olarak gündeme getirilmesi, tartışmanın bütünlüklü bir düzen içinde, kaynaklara yapılan göndermelerle sürdürülmesi, başta sorulan soruların ikna edici bir mantık ve sırayla yanıtlanmasıdır.
  • Hazırladığınız metnin ilgiyle okunabilmesi ya da sunuşunuzun merakla dinlenebilmesi için cümlelerinizin taze ve anlaşılır olması gerekir. Öznel ve aşırı duygusal ifadelerden (“çok sevdim”, “çok etkilendim”), dolambaçlı ya da sonu gelmeyen “yığma” cümlelerden, açık anlamını yalnız bizim bildiğimiz ifadelerden kaçınılmalıdır.
  • Deneyimli yazarlar yazılarında aşırı genellemelere, kanıtlanamayacak ifadelere, klişelere yer vermezler (“insan toplumsal bir varlıktır”; “kadınlar milyonlarca yıldır ezilmektedir”; “herkes tanrıya inanmak ister”). Nesnel olarak doğrulanamayacak cümlelerin kullanılması, metnin özgünlüğüne, yazarın yaratıcılığına olan güveni sarsar.
  • Çalışmanızı kendiniz ve size benzeyenler için hazırlamıyorsanız, dar anlamıyla dinsel, siyasal ve diğer ideolojik göndermelerden, önyargı belirten ayrımcı, dışlayıcı ifadelerden, dar bir toplumsal kesitte geçerli olan jargonu kullanmaktan kaçınmalısınız.
  • Çoğu kez dogmatik genellemeciliği dile getiren “hep”, “daima”, “her zaman”, “bütünüyle”, “hiç”, “asla”, “tek” gibi sözcükler yerine “bazen”, “sık sık”, “genellikle” gibi zarfları kullanmanız çalışmanızı daha ikna edici kılar.
  • Roman, öykü, deneme gibi türlerdeki yazıların değerlendirilmesinde sıkça karşılaşılan klişelerden kaçınılmalıdır (“yalın bir anlatımı var”; “olaylar düzenli bir şekilde anlatılmış”; “çok içten”; “çok akıcı”). Metnin yalınlığı, düzeni, içtenliği, akıcılığı özellikle dikkatinizi çekiyorsa bunun nedenlerini özgül alıntı ve göndermelerle nesnel olarak kanıtlayabilmelisiniz.
  • Resmi, ukala, laubali ya da çocuksu sayılmamak için hitap ettiğiniz kitlenin özelliklerini, yazı ya da sunuş ortamının koşullarını dikkate almalısınız.

^ yukarı

5. DİL ÖĞELERİ

Nesnel-eleştirel anlatımda yukarıda değindiğimiz öğelerin yanı sıra özgül dil öğelerinin nasıl kullanıldığı da belirleyici önemdedir. Anlatımın diğer öğelerine dikkat etseler de, imla ve noktalama kurallarını bilmeyen, deyimleri yanlış kullanan, günümüz Türkçesinin yerleşik yapılarından habersiz olan yazarlar, toplumsal yaşamda üst düzey kabul görmez, acemi, bilgisiz ve bilinçsiz sayılırlar. Dil bilinci, çok okuma, eleştirel düşünme ve yazma ile gelişir. Dilin doğru ya da yanlış kullanımı, iş başvurularından başlayarak bütün mesleki ve toplumsal yaşamı olumlu ya da olumsuz yönde etkiler. Dolayısıyla, Türk Dili Birimi’nce yönlendirilen derslerde birçok metin düzeltme çalışması yapılmakta, imla ve noktalama kurallarının öğrenilmesine, sözcüklerin doğru telaffuz edilmesine özel önem verilmektedir. İmla, noktalama ve yaygın yanlış kullanımlar konularında Necmiye Alpay’ın Türkçe Sorunları Kılavuzu (İstanbul: Metis Yayınları, 2004) temel alınmaktadır. İmla konusunda öğrenciler, bu kaynağı ya da başka bir kılavuzu kullanabilirler.

^ yukarı

6. SÖZLÜ SUNUŞLAR

Türkçe derslerinde öğrencilerden hazırladıkları ödevlerle ilgili çeşitli sözlü sunuşlar yapmaları beklenmektedir. Sözlü sunuşlar, temel anlatım ilkeleri açısından yazılı ödevlerden farklı değildir. Ancak, doğası gereği, sözlü sunuşlarda bazı hususlara özellikle dikkat etmek gerekir.

  • Öğrenciler, sunuşlarını, önceden belirtilen süreye göre planlamalıdırlar. Verilen süreyi aşan sunuşlar, dinleyicinin ilgisini azalttığı gibi programın aksamasına da yol açar. (süre)
  • Sunuşlarda çok hızlı ya da çok yavaş olmayan normal bir tempoyla konuşulmalıdır. (tempo)
  • Sunuşların akademik bir ortamda yapıldığı unutulmamalı, laubali ya da resmi hitap ve anlatım tarzlarından kaçınılmalıdır. (üslup)
  • Sunuşlarda, tercihan, önceden düzenlenmiş konuşma notlarından yararlanılmalı, sunuş süresince dinleyicilerle göz teması kurmaya özen gösterilmelidir. (beden dili)
  • İzleyicinin dikkatini toplayabilmek ve bir paylaşım ortamı yaratabilmek için sunuşlarda görsel ve diğer malzemelerin kullanımı önemsenmelidir. (ilgi çekicilik)

* Uyarı: Yazılı çalışmalarda çift tırnak içinde belirtildiğinden başkasına ait olduğu anlaşılan alıntılar, sözlü sunuşlarda “alıntılıyorum” ve “alıntının sonu” gibi ifadelerle vurgulanmalıdır.

 

KAYNAK : http://tk.bilgi.edu.tr/?m=4

 

İstatistikler

OS : Linux c
PHP : 5.3.29
MySQL : 5.7.43
Zaman : 08:58
Ön bellekleme : Etkisizleştirildi
GZIP : Etkisizleştirildi
Üyeler : 3475
İçerik : 644
Web Bağlantıları : 8
İçerik Tıklama Görünümü : 1744242