WWW.AHMETTURKAN.COM.TR

ZAMAN HER ŞEYİ ANLATIR

  • Yazıtipi boyutunu arttır
  • Varsayılan yazıtipi boyutu
  • Yazıtipi boyutunu azaltır
Anasayfa HABERLER SON HABERLER 'Simit bile satamayacaksınız'

'Simit bile satamayacaksınız'

e-Posta Yazdır PDF

ASSAM Yönetim Kurulu Başkanı Emekli Tuğgeneral Tanrıverdi, 28 Şubat sürecinde tasfiye edilenlerin had safhaya ulaştığını belirterek,”Hatta tasfiye edilenlerin kamu ya da özel sektörde iş-güç sahibi olmalarına bile engel olundu. Bir kısmına ‘siz simit bile satamayacaksınız’ denildi” dedi.

 

 

'Tasfiye edilenlere simit bile satamayacaksınız denildi'

İSTANBUL – Semra Okan

Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Tanrıverdi, 28 Şubat sürecinde kışlalarda namaz kılmanın yasaklandığını ve oruç tutulmasına engel olmak için iftar ile sahur yemeği verilmediğini belirterek, “Bu baskılar bin 600 subay ve astsubayın ordudan çıkarılmasıyla sonuçlandı” dedi.

AA muhabirine 28 Şubat sürecinde yaşadıklarını aktaran emekli tuğgeneral Tanrıverdi, 28 Şubat 1997’de yaşanan olayın hükümete verilmiş bir muhtıra olduğunu ifade ederek, bunun, inançlı insanların devlet bünyesindeki varlığını ekarte etmek için yapıldığını söyledi.

Her darbeden sonra TSK’nın, içinde darbeye karşı olanları ekarte ettiğine vurgu yapan Tanrıverdi, ordu içinde inançlı insanlara baskının özellikle 1994’te sertleşmeye başladığını belirtti.

Kendi gibi yüksek rütbeli askerlerin 28 Şubat sürecinde nispeten mücadele etme imkanı olduğunu ancak genç subay ve astsubayların çok mağduriyetler yaşadığını belirten Tanrıverdi, istikbal vadeden insanların önünün kesildiğini vurguladı.

Adnan Tanrıverdi,1995’ten sonra TSK’dan yoğun bir şekilde tasfiyelerin başladığını ve 28 Şubat sürecinde bunun had safhaya ulaştığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hatta tasfiye edilenlerin kamu ya da özel sektörde iş-güç sahibi olmalarına bile engel olundu. Bir kısmına ‘siz simit bile satamayacaksınız’ denildi. Bu kadar kin dolu bir muameleye tabi oldular. TSK’dan çıkarılanlar kendi ailelerine bile bunu anlatamadılar. ‘Askeriyeden çıkarılmanın tek sebebi yüz kızartıcı bir suçtur’ anlayışından dolayı zan altında kaldılar. Çok sayıda insan mağdur oldu. Oysa ‘dindar olması gereken bir meslek söyleyin’ derseniz o da askerliktir. Zira hangi meslekte ölümüne kadar gitmek vardır. Eğer şehit olacağına inanmasa asker ölümüne gider mi? Askerlerin mutlaka dindar yani inançlı olması lazım. Diğer inançlardaki ülkelerde bu böyle, ordularının inançlı olması için çaba sarfediyorlar. Biz de ise tam tersi bir tavır sergileniyor. İnançlarından dolayı subayların tasfiye edilmesi hem TSK hem de memleketimiz için büyük zararlara vesile olmuştur.”

“28 Şubat bir darbeydi bunu unutmamak lazım”

Adnan Tanrıverdi, 28 Şubat sürecinde kışlalarda namaz kılmanın yasaklandığını ve oruç tutulmasına engel olmak için iftar ile sahur yemeği verilmediğini dile getirerek, bu baskıların bin 600 subay ve astsubayın ordudan çıkarılmasıyla sonuçlandığını kaydetti.

Türkiye’yi askeri darbelere götüren en önemli nedenlerin başında siyasi istikrarsızlık ve darbeyi şirin gösteren anayasaların geldiğini aktaran Tanrıverdi, bugün anayasanın değiştirilmesinin istenmesinin arkasında bu amacın yattığını belirtti.

Tanrıverdi, Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesinin darbe sürecinin önünü kesmede önemli bir adım olduğuna dikkati çekerek, “Darbe anlayışının yok edilmesi için gayret göstermemiz lazım. TSK’nın görevi sadece dış tehditleri bertaraf etmek olmalı. Asker iç güvenlikte kullanılmamalı. Başkanlık sisteminin darbe sürecinin önünü keseceğini düşünüyorum. 28 Şubat bir darbeydi ve bunu unutmamak lazım. Bir daha 28 Şubatların yaşanmaması için sebeplerin ortadan kaldırılması gerekir. Bunun için mevzuat değiştirilmeli, ideolojik kadrolaşma memleketin maneviyatına uygun olmalı ve siyasi istikrar devam etmeli. Ayrıca mağdur olanlara hakları verilmeli ve mağduriyetleri giderilmeli” değerlendirmesinde bulundu.

İSTANBUL – Semra Okan

Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Tanrıverdi, 28 Şubat sürecinde kışlalarda namaz kılmanın yasaklandığını ve oruç tutulmasına engel olmak için iftar ile sahur yemeği verilmediğini belirterek, “Bu baskılar bin 600 subay ve astsubayın ordudan çıkarılmasıyla sonuçlandı” dedi.

AA muhabirine 28 Şubat sürecinde yaşadıklarını aktaran emekli tuğgeneral Tanrıverdi, 28 Şubat 1997’de yaşanan olayın hükümete verilmiş bir muhtıra olduğunu ifade ederek, bunun, inançlı insanların devlet bünyesindeki varlığını ekarte etmek için yapıldığını söyledi.

Her darbeden sonra TSK’nın, içinde darbeye karşı olanları ekarte ettiğine vurgu yapan Tanrıverdi, ordu içinde inançlı insanlara baskının özellikle 1994’te sertleşmeye başladığını belirtti.

Kendi gibi yüksek rütbeli askerlerin 28 Şubat sürecinde nispeten mücadele etme imkanı olduğunu ancak genç subay ve astsubayların çok mağduriyetler yaşadığını belirten Tanrıverdi, istikbal vadeden insanların önünün kesildiğini vurguladı.

Adnan Tanrıverdi,1995’ten sonra TSK’dan yoğun bir şekilde tasfiyelerin başladığını ve 28 Şubat sürecinde bunun had safhaya ulaştığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hatta tasfiye edilenlerin kamu ya da özel sektörde iş-güç sahibi olmalarına bile engel olundu. Bir kısmına ‘siz simit bile satamayacaksınız’ denildi. Bu kadar kin dolu bir muameleye tabi oldular. TSK’dan çıkarılanlar kendi ailelerine bile bunu anlatamadılar. ‘Askeriyeden çıkarılmanın tek sebebi yüz kızartıcı bir suçtur’ anlayışından dolayı zan altında kaldılar. Çok sayıda insan mağdur oldu. Oysa ‘dindar olması gereken bir meslek söyleyin’ derseniz o da askerliktir. Zira hangi meslekte ölümüne kadar gitmek vardır. Eğer şehit olacağına inanmasa asker ölümüne gider mi? Askerlerin mutlaka dindar yani inançlı olması lazım. Diğer inançlardaki ülkelerde bu böyle, ordularının inançlı olması için çaba sarfediyorlar. Biz de ise tam tersi bir tavır sergileniyor. İnançlarından dolayı subayların tasfiye edilmesi hem TSK hem de memleketimiz için büyük zararlara vesile olmuştur.”

“28 Şubat bir darbeydi bunu unutmamak lazım”

Adnan Tanrıverdi, 28 Şubat sürecinde kışlalarda namaz kılmanın yasaklandığını ve oruç tutulmasına engel olmak için iftar ile sahur yemeği verilmediğini dile getirerek, bu baskıların bin 600 subay ve astsubayın ordudan çıkarılmasıyla sonuçlandığını kaydetti.

Türkiye’yi askeri darbelere götüren en önemli nedenlerin başında siyasi istikrarsızlık ve darbeyi şirin gösteren anayasaların geldiğini aktaran Tanrıverdi, bugün anayasanın değiştirilmesinin istenmesinin arkasında bu amacın yattığını belirtti.

Tanrıverdi, Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesinin darbe sürecinin önünü kesmede önemli bir adım olduğuna dikkati çekerek, “Darbe anlayışının yok edilmesi için gayret göstermemiz lazım. TSK’nın görevi sadece dış tehditleri bertaraf etmek olmalı. Asker iç güvenlikte kullanılmamalı. Başkanlık sisteminin darbe sürecinin önünü keseceğini düşünüyorum. 28 Şubat bir darbeydi ve bunu unutmamak lazım. Bir daha 28 Şubatların yaşanmaması için sebeplerin ortadan kaldırılması gerekir. Bunun için mevzuat değiştirilmeli, ideolojik kadrolaşma memleketin maneviyatına uygun olmalı ve siyasi istikrar devam etmeli. Ayrıca mağdur olanlara hakları verilmeli ve mağduriyetleri giderilmeli” değerlendirmesinde bulundu.

http://www.haber24.com/simit-bile-satamayacaksiniz-haberi-818847

A.A. Haber sitesinden alınmıştır.

Son Güncelleme: Cuma, 29 Mart 2024 05:33  

İstatistikler

OS : Linux c
PHP : 5.3.29
MySQL : 5.7.43
Zaman : 05:33
Ön bellekleme : Etkisizleştirildi
GZIP : Etkisizleştirildi
Üyeler : 3475
İçerik : 644
Web Bağlantıları : 8
İçerik Tıklama Görünümü : 1738365

Sıcak Haberler

En büyük mezar; insanın içine gömdükleridir….