WWW.AHMETTURKAN.COM.TR

ZAMAN HER ŞEYİ ANLATIR

  • Yazıtipi boyutunu arttır
  • Varsayılan yazıtipi boyutu
  • Yazıtipi boyutunu azaltır

İLİM VE AHLAK

e-Posta Yazdır PDF

İLİM VE AHLAK

“Gezdim Halep ile Şam’ı

Eyledim ilim talep

Meğer ilim bir hiçmiş

İllâ edep, illâ edep”;

“Girdim ilim meclisine

Eyledim kıldım talep

Dediler ilim geride

İllâ edep illâ edep”. Yunus EMRE

İlim ve ahlak deyince söze İlim ve ahlakın abidelerinden sözlerle başlamak ve ilme selam verip ahlaktan selam almak elzemdir diye düşünüyorum.

Yoksa okudum ilim sahibi oldum demek Yunus’un deyimi ile bir kuruca emektir. İlk emri “oku” olan Rabbimiz bize kalemle ilim öğrettiğini de ayrıca bildiriyor. Yani Kur’an bize yolu çiziyor. Okuyun, kalemle ilim öğrenin. Yoksa yaratılışınız öyle ahım şahım hususiyetler taşımıyor ilimle kemale erersiniz diyerek ilimdeki kemalatın derecesinin daha ilk baştan bildiriyor. Aynı kalem kaderimizi yazıyor, aynı kalem hayatımız boyunca iyiliklerimizi ve kötülüklerimizi de yazıyor. Yani kalem çalışıyor. Hem de her an. Onun için kaleme dikkat.

İnsanlar ile hayvanlar arasındaki fark ta buradaki detayda yatıyor. İlimle kemale eren insan doğduğunda hayattan bihaber olması, her şeyi öğrenerek bilme zorunluluğu bilenler için çok ciddi mesajlar içeriyor. Aciz olarak görülen hayvanlar ise daha doğumdan birkaç dakika sonra kalkıp yürüyor, annelerinin süt çeşmelerine yapışıp hayatını idame etmenin yolunu biliyor. İlim sahibimi, eğitimden geçti mi? Hayır. Kendine hayatı için gerekli hazır bir donanımla geliyor ve hayatının sonuna kadar yeterli oluyor. Peki insan neden sıfır bilgi ile gelip allame olabiliyor…

İşte bunun sırrı Kur’an’ın ilahi mesajındadır. Kur’an bize Rabbimizin bütün peygamberlerine, insanlara, cinlere bir mesajıdır. Yol haritamız, hayat düsturumuzdur. Üstat Bediüzzaman’ın tabiri ile, insanlığın terbiye edicisi, bütün ilimlere kaynak ve aydınlatıcı bir kütüphane, Rabbimizin bizimle konuşması hem dua hem zikir hem fikir kaynağımızdır. Bu mesajı kâinatta yarattığı ve kendilerine ilim verdiği, meleklerin, beşerin ve hatta hayvanların ilham kaynağıdır.

Hal böyle olunca insanın tekamülünün temeli ilimdir. Varacağı nokta ise imanla tekâmül etmiş ahlakıdır. Yani diğer bir ifade ile edeptir.

İnsan edep zırhına bürünmemiş ise yaratılışın ali maksadından zilletin en derin derecelerine düşer haberi olmaz. Hayat felsefesinin hattı vasat olan kolay tarafını bırakır ifrat ve tefrit arasında gider gelir ne yaptığını farkına varamadan, yaratılış gayesini öğrenemeden hazlarına mağlup olarak perişaniyet dereceleri arasında yuvarlanır durur.

Yol bellidir. İlmi talep edene talebe, ilim yolunda olana tarik yani ilim yolcusu denir.

Yürünmesi gereken sadece bu yol mudur? Elbette değil.

Ticaret ve memuriyet için bu dünya darına gelen insan elbette abartmadan dünyalıklarını kazanacak ama edep ve iman sınırının dışına çıkmayacaktır. Haramlara bulaşmayacaktır.

Mevlana’ya göre her şeyden önce gerçek ilim ve hikmet sahibi olmak için haram yememek gerekir:

Helal lokma ye ki, ilim elde edesin:

İlim ve hikmet helal lokmadan doğar,

Aşk ve zarafet de helal lokmadan doğar.

Lokmalar tohum ise, düşünceler onun ürünüdür,

Lokmalar eğer deniz ise, fikirler onun incileridir.

Ruhun özü ilimle genişler ve evrenselliğe ulaşır:

Kendilerine imtihan sırrı olarak yasak edilenlere yaklaşmayacaktır. Haddini bilecek, haddi aşmayacaktır. Had bilmenin anlamı ilim bilmek ve kendini bilmekle anlaşılacaktır. Kur’an’ı anlayacak, Rehberin nasihatlerini yerine getirecektir. Yoksa dünya darını dert edene dünya kendini dar eder.

Gönül dostlarının ilmi, onları yüceltir

Dünyalık insanlara ise yük olur

İlim ruha hitap edince dost olur

İlim, maddi isteklere yönelince yük olur.

Evrensel aklı tamah ve egolarla kirletmemek gerekir:

İnsanın ilmi denizden bir damla gibidir:

Allah’ım bana huzurundan bir damla bilgi verdin

Denizlerine kavuştur onu

Ruhumda bir damla ilim var

Vücudun toprağından ve rüzgârlardan koru onu.

İnsanın inandığı değerleri belirleyen en önemli şey, düşünce kalıplarıdır. Düşünce kalıpları, kazanılmış bilgilerden oluşur. Bir kişinin şahsiyetini oluşturan üç temel vardır: Bunlardan birincisi sorun çözme stili, ikincisi iletişim tarzı, üçüncüsüyse düşünce biçimidir. Düşünce kalıpları, beyne program yazmak gibidir.

İman nuru ile Kur’an kaynaklı ilim düşünce kalıplarında ahlak hamurunu edep ürünü haline getirir.

Bir insanın özel hayatındaki düşünce kalıplarının toplum nezdindeki karşılığı, halkın onayından geçmiş değerlerdir. Genel kitlenin benimsediği erdemler ne kadar çok kişi tarafından kabul edilirse, toplumsal hafıza da o oranda güçlü olacaktır.

Bir topluluğun öncelik verdiği erdemler, aynı zamanda onun belirgin özelliklerini oluşturur. Millet, kabul ettiği faziletlere dayanarak ya gelişir ya da tarihin sayfalarına karışır.

Edeple ve iman nuru ile şahlanmış ecdadın o güzel günlerini tekrar yakalamak için haydi ilim ile yoğrulup ahlak ile şekillenmeye ve edepli olmaya.

Derler ki batıda uygarlık nesebe, doğuda ise edebe dayanır.

 

Ahmet TÜRKAN

Bu yazım İrfan Mektebi Dergisi 190. Sayısında yayımlanmıştır.

 

İstatistikler

OS : Linux c
PHP : 5.3.29
MySQL : 5.7.43
Zaman : 19:13
Ön bellekleme : Etkisizleştirildi
GZIP : Etkisizleştirildi
Üyeler : 3475
İçerik : 645
Web Bağlantıları : 8
İçerik Tıklama Görünümü : 1747463