Tuğrul Kuşu Küllerinden Doğuyor

Salı, 16 Nisan 2024 04:48 Ahmet TÜRKAN
Yazdır

Bir önceki yazımda Tuğrul kuşu, Zümrüdü Anka ya da diğer adı ile Simurg hikayesinden bahsetmiş, manevi uyanışa işaret etmiştim.

Rabbim Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’a Ayasofya’yı tekrar ibadete açtırarak dirilişin muştusunu vermiştir.

Yaklaşık 3 yıl önce Yahudi hainlerin Mescid-i Aksa’da yaptıkları pislikler kamuoyunda ciddi infiale yol açmıştı. O zaman Ayasofya’yı tekrar ibadete açmadan Mescid-i Aksa hakkında yaptığımız onca haykırış, onca söz boştur, önce kendimize gelip içimizdeki kanayan yarayı durduracağız, sonra Mescid-i Aksa hakkında konuşmak yerini bulacaktır demiştim.

 

Rabbim birinci aşamayı çok şükür bize nasip etti. Ayasofya’nın açılışı, okunan ezanlar ve Kur’an tilavetleri ile mekanları delip dünyanın her yerinden duyuldu. Yunanı mateme boğdu, içimizdeki Yorgoları da bir hayli üzdü, gerçek kimliklerini izhar etmelerini sağladı.

 

Diyanet İşleri Başkanımız Elinde Kılıç ile minbere çıkarak Ayasofya’nın kılıç hakkımız olduğunu, nush ile uslanmayanın kılıcımızdan nasibini alacağını tarihi bir resim ile anlatmıştır.

Elbette ki içimizdeki Yorgolar olayı laiklik bandına çekmeye çalışarak, Kamalist söylemlerle hakaretler etseler de bir işin hakikatini biliyoruz. Gereksiz laflara karnımız tok.

Ayasofya’nın müze yapılması Lozan’ın dayatması idi, tıpkı laiklik gibi.

İttihat terakki ile Osmanlıya hançer sokan İngilizler Lozan ile esaret zincirlerini boynumuza geçirip adına zafer dediler ki halk uyanmasın. Zafer olmadığı artık biliniyor.

Çünkü zincirin halkaları teker teker kırılıp parçalanıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Reis’in feraseti, halkımızın desteği ile yoluna emin adımlarla ilerliyor.

Şimdi Lozan’ı tekrar masaya yatırma vaktidir. Madde madde oynanan oyunları parça parça edip elimizden alınan ne kadar kaybımız var ise geri almaktır.

Batı Trakya, Musul Kerkük birinci adım olmalı, ardından Lozan’da görüşülüp anlaşılmasına rağmen İsmet’in Yunana bağışladığı Ege adaları ki Midye-Enez hattından Mikonos adasına kadar olan hattın doğusunda kalan tüm adalar geri alınmalıdır.

Yani, 1925 Ankara anlaşması fesh edilerek Musul-Kerkük’ün iadesi sağlanmalıdır.

1947 Paris antlaşması feshedilmeli ve 12 ada geri alınmalıdır.

Girit’te gasp edilen haklarımız geri alınmalı yani sözleşmeye sadık kalınarak Girit’in ¾ ü tekrar geri edilmelidir.

Mecelle-i Ahkamı Adliyye tekrar gündem olmalı, anayasanın temeli olarak kabul edilmeli ve batının süfli kanunlarından memleketimiz ve hukuk sistemimiz arındırılmalıdır. Anlamsız kanun maddeleri ile uğraşmak yerine sistem tümü ile ayağa kaldırılmalıdır.

Bizden olmayan ne varsa çöptür.

Milletimiz en iyi bir şekilde uyandırılmalı, bilgilendirilmeli, bize her fırsatta tuzak kuran haçlı zihniyeti bertaraf edilmelidir.

Milli silah sanayimiz gibi sanayi, teknoloji ve bilişimde atılan adımlar el birliği ve coşku ile hızlandırılmalı ve boynumuza vurulan prangalar yerle bir edilmelidir.

Birileri halkı ayartmaya çalışmaktadır.

Halk hakikatleri görmektedir. Onca hainlikler ve iki yüzlülüklere rağmen halk her şeyin farkındadır.

2023 Lozan’ın her şeyi ile bittiği tarih olmalı önümüzdeki süreçte bu konu ana gündem olmalıdır.

Ahmet TÜRKAN - HABERNAME

Son Güncelleme: Salı, 16 Nisan 2024 04:48