SAF DİL, DİLİPAK MÜSLÜMANLAR ÜZERİNE BİR KAÇ ANALİZ

Salı, 16 Nisan 2024 15:22 Ahmet TÜRKAN
Yazdır

Saf dil : Söylediği sözün nerelere varacağını pek kestiremeyen, iyi niyetli görünen ama sonuçları hoş olmayan lakırdılar için söylenir.

Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak öyle bir yazı kalem aldı ki, adeta hedef gösterir gibi.(1)

Benzerlerini yaşadık.

 

ANALİZ 1:

YAŞ mağdurları, ASDER ve SADAT için fitne tohumları içeren yazı kaleme alan bu şahsın adını Abdurrahman yerine A. olarak Dilipak soyadını yeni kazandığı zenginliği sebebiyle DİLİP......K olarak kullanmayı uygun buluyorum(A. DİLİP......K).

A. DİLİP......K'in kendi mantığıyla, kendisi FETÖ mensubu olduğu halde, kendisini kamufle etmek için FETÖ'ye karşı gibi görünen fırsat buldukça fitne tohumları saçan kişilerden olma ihtimali yüksektir.

 

Arif Bayram Koçdoğan'a verdiği cevaptan da anlaşıldığı üzere kibirli ve ne yaptığını bilen biri olduğu ortada.

Bu sebeple kimse  bu A. DİLİP......K'e suçlamayın, haksızlık etmeyin demesin. herkes haddini bilmeli, yaptığının sonucuna da katlanmalı. Hatası olursa da bunu telafi etmeyi bilmeli.

Allah cc bu A. DİLİP......K'ı fitnesinde sabit kalır ise, medyada yan yana görünmeyi çok sevdiği solcu kırıntılarıyla ahirette komşu olmayı nasip etsin.

YAŞ mağdurlarının sadece REFAHYOL döneminde nelerle suçlandığını hatırlatmak isterim:

04.08.1996 YAŞ kararı sonrası 29 Subay ve Astsubay ordudan ihraç edildi.

1. Başbakan sayın N. ERBAKAN; "Kimse, namaz kılıyor veya eşinin başı örtülü diye atılmadı. Biz buna kesinlikle izin vermeyiz. Bunlar hakkında irticai faaliyetlerde bulundukları için değil orduda disiplini bozdukları için böyle bir muamele yapıldı."

2. H:Hüseyin CEYLAN; "Türk Silahlı Kuvvetleri'nden atılanların bir kısmı Söylemez çetesiyle ilgili oldukları için, bir kısmı PKK sempatizanı olduğu için, bir kısmı çeşitli yolsuzluklara karıştığı için ihraç edilmiştir. YAŞ toplantısından sonra ordudan ihraç edilen 29 subay ve astsubay arasında inancından dolayı ihraç edilen kimse yoktur."

3. Zaman Gazetesi İlnur ÇEVİK; "Refah'ın tavizler verip YAŞ'da inançlı insanların TSK'dan atılmalarını onayladığını  bile söyleyebiliyorlar. Halbuki böyle bir şey yok. başbakan Erbakan'ın onayladığı, dinle alakası olmayan bazı radikal grup mensuplarıyla teması olan ve ordunun içine çöreklenmiş bazı çıkarcıların TSK'dan atılma kararı. yani dini inançları yüzünden TSK'dan Hoca'nın katıldığı bu şurada atılan yok."

BU YAŞ'DAKİ LİSTEDE BEN DE VARDIM VE  ATILAN 13 SUBAYDAN BİRİ OLAN TOP.BNB. MUTTALİP YILDIRIM AĞABEY 12.10.1997DE İNTİHAR EDEREK VEFAT ETMİŞTİR. BEN ŞAHİDİM Kİ AĞABEYİMİZ AĞIR DEPRESYONDA İDİ YANİ HASTA İDİ VE ŞEHİTTİR.

11.12.1996 YAŞ kararı sonrası 69 Subay ve Astsubay ordudan ihraç edildi.

15.12.1996Başbakan sayın N. ERBAKAN; "Konu bir disiplin meselesidir. Bir kısım çevrelerin, bunu tutup, kahraman ordumuzun sanki dinine bağlı insanlara karşıtlığı varmış gibi göstermesi fevkalade yanlıştır."

26.05.1997 de yapılıp 27.05.1997de açıklanan YAŞ'da 161 Subay ve Astsubay ordudan ihraç edildi.

28.05.1997 Başbakan sayın N. ERBAKAN;"Hükümet önünde iki seçenek vardı. Birincisi ordunun tavırlarına rest çekip hükümetten ayrılmak, ikincisi de uzlaşmayı ve iknayı denemekti. Biz uzlaşma yolunu seçtik ve sonuçta kazanan ülke oldu hükümet oldu."

Bu YAŞ'dan yaklaşık 1 ay sonra malum hükümet cuntacıların elbirliğiyle yıkıldı.

Bu süreçten sonra kulaklarımla duyduğum iftiralardan birisi de "ordudan atılanlar Refah Partisi içerisinde casusluk yapsınlar diye danışıklı olarak atılıyorlarmış"

Arkadaşlar bizler buna benzer çok iftiralara, suçlamalara, dışlamalara, tehditlere göğüs gerdik, sabrettik, vakıf kurduk, ASDER'i kurduk ve şerefimizle alnımız ak olarak Hak bildiğimiz yolumuza devam ediyoruz.

Kervan yürüyor bu yürüyüş birilerini ürkütüyor ve çatlak sesler yükseliyor.

Konunun özeti bu bence, vesselam.

H. Hüseyin ULUDAĞ

ANALİZ 2:

1991 yılnda Refah Partisi Üst düzey yöneticilerinden  Hasan Hüseyin CEYLAN tarafından şöyle bir söz edildi:

''Biz Etimesut Zh. Tümen bölgesinden ...kadar, İzmir Çiğli'den ... kadar oy aldık. Demek ki buralardaki askerler bizi seviyorlar..'' vb.

şeklinde abuk - sabuk konuşarak, adeta TSK'da samimi dindar subay ve Astsb.ları bir ileri gözetleyici gibi Kemalist - Ergenekoncu çeteye hedef tanımlaması ve planlaması yapmalarını kolaylaştırmıştır.

Bu tarihten sonraki günlerden itibaren de Deniz ve Hava Kuvvetlerinden başlanarak, Kara Kuvvetleri ve Jandar Gn. K.lığı birliklerinde başlatılan cadı avının yoğunluk grafiği 28 Şubat öncesi 1995-96 yıllarında yükselmiş, 1997 - 1998 yıllarında da pik yaparak maksimum seviyelere çıkmıştır.

2001 yıllarında kadar devam eden artçı İhraç operasyonlarıyla, TSK'da neredeyse dindar asker bırakılmamış; kalabilenler de farklı derece ve biçimlerde,  kısmen kamufle olmuşlardır. Paralel İhanet Çetesi (PİÇ) ise, tamamen  BUKALEMUN'a dönüşerek efendilerine hizmete devam etmiş, pek azı bizler gibi ihraç olmuş, ancak hiç bir zaman sivil hayatlarında da sıkıntı çekmemişlerdir.

Bu süreçte, VAKİT ve ''Dilikara'' tipteki yazarlar, Kemalist - Ergenekoncu Çeteye sürekli bizleri hedef göstermiş; darbeye giden yolda manipülasyon - operasyon pasları vermişlerdir.

Bu süreçte, başta  ''Dilikara''  ve onun gibilere bir şey olmuş mudur?

Hayır tam tersine, medyada dindar insanlar üzerinden kazandıkları ünlerine ün katarak, daima kazanmışlardır. Göstermelik bir kaç olay hariç bir şey olmamıştır.

Halen de kazanmaya devam etmekteler. Onlar için, bizlerin çektiği acılar, aile ve çocuklarımızın  geçirdiği psikolojik travmaları ; ülkenin menfaati önemli değildir.

* Son saçma sapan yazısı ile de, 6191'in iyileştirilmesi yolundaki tüm çabalarımızı akamete uğrattı. Tebrik etmek lazım.

Ayan beyan belli oldu ki, bu şahıs biz mağdurların karşısında biri.

Bu şahsı izlemeye devam edelim, geçmişine bir daha bakalım.

Hatta bunca yıldır hangi mahfillere hizmet ettiğini araştıralım. İlk bilgilere göre İran sempatisinin bilinç altında mevcut olduğu görülebilir.

''Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.'' demiş atalarımız.

ASDER YÖNETİM KURULU

ANALİZ 3:

Değerli Arkadaşlarım,

Bir kaç haftadır, ASDER, SADAT, ASSAM bazı odaklar tarafından gündemde tutulmaya çalışılıyor.

Gerçeğe hiç uymayan iddia ve iftiraların hedefi durumuna getirildik.

İddia ve iftiraları doğrularımızla yanıtlamamız vecibemizdir. Maksatlı ve ısmarlama çalışan odakları ikna edemeyiz. Çabamız, yetersiz bilgi ve evham nedeniyle hareket edenlerle yanımızda olmasını istediğimiz kamu oyunu aydınlatmak için olmalıdır.

Üslubumuz kalitemizin göstergesi olmalıdır.

Yazıp çizdiklerimiz bizi, bulaşmayan bir, bulaşan bin pişman durumuna sokmamalıdır.

ASDER, SADAT ve ASSAM'ın tabanını teşkil eden arkadaşlarımızı bizim dışımızdakiler iyi tanımazlar. Tanıtımda hakaret etmeden, doğrularımızı uygun üslupla dile getirip, insaf sahiplerine pişmanlık duygusu aşılamalı, bilinçli müfterilerin iftiralarını da yüzüne vurarak mahcup duruma düşürmelidir.

Şu anda TSK için ve dışında paralelci askerleri en iyi tanıyan ve bilenler ASDER ve ASDER tabanlı kuruluşlardır.

17-25 aralık sürecinden önce bizim net tutumumuz ve hükümetin safında yer almamız nedeni ile içimizdekiler bünyemizden ayrılmıştır. Ayrıca ASDER-SADAT-ASSAM bu paralelcilere adını kullandırtmaz.

Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, devlet ricali ile ASDER heyeti olarak son temaslarımızda, paralel cemaatin hıyanet içinde olduğunu 17-25 Aralık 2014'den önce ilk ilan edenlerin ön sıralarında ASDER tabanına dayalı kurumların bulunduğunu, içimizde bulunan 3-5 paralel cemaat mensubunun duruşumuza tepki göstererek saflarımızdan o tarihte ayrıldığını, bu gün itibarıyla bünyemizde bu cemaat mensubu kimse bulunmadığını belirttik. Bu nedenle, içimizde cemaat bağlantılı kişilerin olabileceği hususundaki yazı ve beyanların fazla bir değeri bulunmamaktadır.

Abdurrahman Dilipak Bey, Fuat Avni tarafından SADAT ile birlikte gösterildiği için evham yapıyor. Benimle görüştü. Ama meselelere bizim kadar vakıf olamadığı için, bir de gündeme uygun günlük yazı yazma zorunluluğu nedeniyle kuşkular içeren bir yazı kaleme almış.

ASDER'in gayreti ile çıkan 6191 Sayılı Yasadan yararlandığı halde, SADAT ve ASSAM'ı hazmedemeyip yeni dernekler ve gruplar oluşturanların yanında hiç bir menfaati olmadan ASDER mensuplarına sahip çıkan, SADAT'ın Danışma kurulunda yer almaya devam eden (her rüzgar esişinde danışmanların arasında görünmek istemeyerek listeden kendinin çıkarılmasını isteyen ASDER mensuplarına rağmen) Abdurrahman Bey'in davranışını fazla yadırgamamız gerekir.

Ne yapıp yapmadığımızı en iyi biz biliriz. Biz de kendimizden eminiz. Üzerinden gülüp geçilecek günler diye düşünüyorum.

Bu gün şer gibi gördüklerimizin hangi hayırları doğuracağını Allah bilir.

Sakin olalım. Kırıp dökmeyelim. Geçmişi yok saymayalım. Şimdiye kadar yapılanları bir çırpıda silip atmayalım. Üslubumuza dikkat edelim.

Selam ve muhabbetlerimle.

Adnan TANRIVERDİ

ASSAM Adaleti Savunanlar

Stratejik Araştırmalar Merkezi

Yönetim Kurulu Başkanı

Tüm bunlardan sonra söylenecek söz şudur.
Ey Müslümanlar,
Elinize,
Dilinize
ve dahi Belinize sahip olun.



Ahmet TÜRKAN

(1) http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/ordudan-atilan-subaylar-dedik-de-15511.html

Son Güncelleme: Salı, 16 Nisan 2024 15:22