İki efendi

Perşembe, 18 Nisan 2024 13:13 Ahmet TÜRKAN
Yazdır

ZENGİN BİR ADAMIN bir kâhyası vardı. Günlerden bir gün, birtakım kişiler efendisine gelip:

“Senin malını israf ediyor” diye kâhyayı şikayet ettiler.

Adam, bunun üzerine kâhyayı çağırıp sordu:

“Hakkında bu işittiklerim nedir? Kâhyalığının hesabını ver; çünkü artık seni kâhyalıktan azlediyorum.”

Efendisinden bu sözleri duyar duymaz, kâhya içinden şöyle düşünmeye başladı:

“Efendim kâhyalığı benden alıyor. Şimdi ben ne yapayım? Toprak kazmaya gücüm yetmez. Dilenmekten de utanırım. Kâhyalıktan çıkarıldığımda insanların beni kendi evlerine kabul etmeleri için birşeyler yapmalıyım.”

Ve, efendisinin yanından ayrılıp düşüncesini uygulamaya koyuldu. Hiç gecikmeden, efendisine borçlu olanlardan her birini yanına çağırdı.

Borçlulardan birincisine dedi:

“Efendime ne kadar borçlusun?”

“Yüz ölçek zeytinyağı.”

Bunun üzerine, kâhya:

“Senedini al, çabuk oturup elli yaz!” diye akıl verdi.

Diğerine sordu:

“Sen ne kadar borçlusun?”

“Yüz ölçek buğday.”

Kâhya ona da akıl verdi:

“Senedini al ve seksen yaz!”

İsa aleyhisselam, havarilerine bu meseli anlattıktan sonra:

“En azda sadık olan çokta dahi sadıktır; en azda sadakatsiz olan, çokta dahi sadakatsizdir” buyurdu ve ekledi:

“Hiçbir hizmetçi aynı anda iki efendiye hizmet edemez. Çünkü ya birinden nefret eder, ötekini sever; yahut birini tutar, ötekini hor görür. Siz aynı anda Allah’a ve servet putuna hizmet edemezsiniz.”

ismail ÖRGEN - KARAKALEM (http://www.karakalem.net/?article=1501)