CENNETTEKİ KOMŞU

Cuma, 29 Mart 2024 08:56 Ahmet TÜRKAN
Yazdır

Musa aleyhisselâm birgün: - Yâ Rabbî, Cennette benim komşum kim olacak, bana bildir de gidip onunla görüşeyim, dedi. Musa aleyhisselâma şöyle vahyedildi:
 
- Falan beldeye git! Orada çarşının başında bir kasap dükkânı var. O dükkânın sahibi olan kasabı gör! O, velî bir kulumdur. Yalnız bilesin ki, onun çok önemli bir işi vardır. Çağırırsan gelmez. İşte o senin Cennetteki komşundur. Musa aleyhisselâm, hemen bildirilen yere gitti. Kasabı buldu. Ona:
 
- Ben sana misafir geldim, dedi. Kasap, Musa aleyhisselâmı tanımıyordu. Ona "Hoş geldin" deyip bir kenara oturttu. Dükkândaki işi bitince de alıp, evine götürdü. Evinin başköşesine oturtup, çok ikrâmda bulundu. Musa aleyhisselâm, dikkatle ev sahibini takîp ediyordu. Ev sahibi kasabın, ocakta çömlek içinde, et pişirdiğini gördü. Et pişince, çömlekteki eti küçük küçük parçalara ayırdı. Bunları bir tabağa koyup bir kenara bıraktı. Sonra bir et parçası daha çıkartıp, onu da misafiri Musa aleyhisselâma ikrâm ederek dedi ki:
 
- Benim önemli bir işim var. Sen beni bekleme yemeğini ye! Sonra yanından ayrıldı. "Önemli bir işim var." deyince, Musa aleyhisselâm, önemli işi nedir diye iyice merak etti. Kasap, Musa aleyhisselâmın yanından ayrıldıktan sonra, yandaki odaya geçti. Duvarda asılı duran büyük zenbili indirdi. Zenbilde çok ihtiyar, mecâlsiz bir kadın vardı. Kadına küçük küçük parçaladığı etleri yedirdi. Karnını güzelce doyurduktan sonra, altındaki kirlenmiş bezleri aldı. Yerine temizlerini koydu. Sonra, kirli bezleri yıkayıp astıktan sonra ellerini yıkayıp, Musa aleyhisselâmın yanına geldi. Daha yemeğe başlamadığını görünce sordu:
 
- Niçin yemeğe başlamadınız?
 
- Sen bana zenbildeki sırrı söylemedikçe, bir lokma bile yemem.
 
- Madem çok merak ediyorsun anlatayım; Ey misâfir, bu zenbildeki benim yaşlı annemdir. Çok yaşlı olduğu için takatten düştü. Evde bakacak başka kimsem de yok. Evleneceğim, fakat hanımım annemi incitir, onu üzer diye evlenemiyorum. İşe gittiğimde herhangi bir hayvanın kendisine zarar vermemesi için, onu gördüğün gibi bir zenbile koydum. Her gün gelip, kendisine yemek yediriyorum, diğer hizmetlerini de görüp, gönül rahatlığı içinde işime gidiyorum. Bunun üzerine Musa aleyhisselâm dedi ki:
 
- Ancak anlamadığım birşey daha var. Sen annene yemek yedirip su içirdikten sonra, dudakları kıpırdayıp birşeyler söyledi, sen de "Âmin" dedin. Annen ne söyledi ki âmin dedin?
 
- Annem, her hizmet edişimde, "Allah seni Cennette Musa aleyhisselâmla komşu eylesin." diye dua eder. Ben hiç ihtimâl vermediğim hâlde, bu güzel duâya âmin derim. Ben kimim ki o büyük Peygamberle komşuluk edebileyim. Onunla komşuluk edebilecek ne amelim var ki.
 
O zamana kadar, kim olduğunu saklayan, Musa aleyhisselâm, buyurdu ki:
 
- Ey Allahın sevgili kulu, ben Musa'yım. Beni sana Allahü teâlâ gönderdi ve orada bana komşu olacağını söylememi istedi.
 
Bunun üzerine adam hemen Musa aleyhisselâmın elini öptü ve gözyaşları içinde Allah'a şükretti.

ALINTI