WWW.AHMETTURKAN.COM.TR

ZAMAN HER ŞEYİ ANLATIR

  • Yazıtipi boyutunu arttır
  • Varsayılan yazıtipi boyutu
  • Yazıtipi boyutunu azaltır

TİCARİ ETİK

e-Posta Yazdır PDF

Hayatın her aşamasında etik(ahlak) kurallar hakim olması lazım gelirken, bunları unutup kendi nefsi arzularımızın, çıkarlarımızın doğrultusunda hareket ederek hayatı içinden çıkılmaz hale getirdik.

Hem kendimiz, hem ailemiz, hem de çevremiz için.

Ticari hayatımızı da kendi şartlarımıza uydurduk. Sevgili Peygamberimiz (A.S.M.) “Cesaretli olun rızkın onda dokuzu ticarettedir” derken ticaretin etik kuralları içindeki cesaretten bahsediyor. Yoksa kanunsuzlukları yapın, nasılsa bu kanunlarla

bir şey olmaz demek istemiyor. Çünkü günümüzde hortumculara zarar vermeyen kanunları kendi elimizle koyduk.

 

Kendi elimizle ahlaksızlıklara fırsat verdik.

Koyduğumuz kanunların ne manaya geldiğini çoğu zaman hukukçularımız da anlayamıyor. Bu nasıl adalet ki kanunu koyanlar, uygulayanlar, yürütenler ve bu kanunlara uyarak hal ve hareketlerini deruhte eden vatandaşlar anlamadan hukuk yürüyecek ve ahlaklı bir ticari hayatımız olacak.

Ebu Sa'id el-Hudrî (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdu: "Emin ve doğruluktan ayrılmayan ticaret ehli (ayette sırat-ı müstakim ashabı olarak zikredilen) peygamberler, sıddikler, şehidler ve sâlihlerle beraberdir."

Ticaretin tüm kurallarını öğrendik.

Pazarlamanın 4 P’sini (Product, Place, Price,Promotion), Rekabetin kurallarını, en yıkıcısına kadar. Üretimin tüm proseslerini, Marka değeri oluşturmayı.

Dünya piyasalarına açılmayı...

Tek şeyi öğrenemedik ticarette etik değerler.

Nelerdi aslında bunlar?

Rekabet ederken rakiplerimizin de kazanması gerekliliğini, satarken müşterinin de kazanması gerektiğini, satın alırken üreticinin veya satanında kazanması gerektiğini, Üretirken rakiplerimizin patentlerini çalmamayı... Öğrenememiştik...

Öğrendiklerimiz etik değerlerimizi süpürdü.

Ekonomik trendlerin anlık takibinden değerlerimize bakamadık.

Dövize ve borsaya endekslendik fakat değerlerimize bir türlü endekslenemedik.

Kısa vadeli, uzun vadeli kalkınma planları yaptık ama bir türlü kalkınamadık. Kazandıkça kaybettik. Çünkü değerlerden uzaklaştıkça kazandıklarımız fayda vermedi.

«Helal − Haram» mefhumunu unutup ne gelirse yiyip yutmaya kalktık. Modern dünyanın trendleri bize cazip geldi. Modanın akışından vaktin akışına zaman ayıramadık.

Kazanmak için inançlarımızın hilafına fetva vermekten geri durmadık. “Ne yapalım ticaretin kuralı bunlar” diyerek yenilemezleri iştahla yuttuk...

Faiz −şeksiz şüphesiz− haramdı bulaştık... Hattâ ticaretin kuralı haline getirip “caizdir” bile dedik...

Kendi hayatımızda tesettür konusunda esip gürlerken reklamlarımızda yüzümüzü kızartacak figürlere ve figüranlara yer verdik.

Global dünya ekonomisine uyup kendimiz de global olduk. “Yuvarlanıp gidiyoruz işte” dedik, şükrü de unuttuk...

Kazançlarımızı değerlendirmenin yüz türlü formülünü bulduk. Paramızı faize yatırıp, kazancımızla hacca gidebilir miyiz diye fetva aradık. Elhasıl manevi değerleri unutup maddî değerleri ön plana çıkarttık.

Müslüman gibi hissedip gayrimüslim gibi yaşamaya çalıştık. Oturup bir etik tartışması dahi yapmadık. Etik tartışadursun, bize ahlâkî değerlerimizi dinimiz onbeş asır önce bildirmiş. Etik olur mu, böyle demek câiz  midir bilmiyorum ama; bazı ahlâksızlar bu kutsal ve kıymetli olan değerlerimizi silmek, yok etmek için hayli çaba sarfediyorlar...

Ahmet TÜRKAN – 08 Mart 2010 Pazartesi

 

 

İstatistikler

OS : Linux c
PHP : 5.3.29
MySQL : 5.7.43
Zaman : 19:34
Ön bellekleme : Etkisizleştirildi
GZIP : Etkisizleştirildi
Üyeler : 3475
İçerik : 645
Web Bağlantıları : 8
İçerik Tıklama Görünümü : 1747038