Günümüz dünyasında büyük bir hızla gelişen bilim ve teknik, dinin insan hayatındaki önemini daha da arttırmıştır. Hızlı sanayileşme ve hayat standardının ekonomik yönden yükselmesiyle insanların sür’ate kavuştuğu refah ve mutluluk ma’nevi alandaki boşluğu gideremeyince, özellikle Batı’lı toplumlar psiko-sosyal yönden çeşitli krizler yaşamaya başlamışlardır. Bugün bu toplumlar ihmal edilen manevi gelişime yeniden canlılık kazandırabilmek için dinin gücünden faydalanma yollarını aramaya koyulmuşlardır.
Ülkemizde den geçmiş dönemdeki baskı ve ihmale rağmen gündemdeki yerini hiçbir zaman kaybetmemiştir denilebilir. Ancak baskı ve ihmal döneminde gayr-ı resmi olarak yapılan din eğitimi ve öğretimi faaliyetlerinin, ‘Din’i farklı şekillerde anlayan ve yaşayan insanların varlığına yol açtığını söyleyebiliriz. Zira geçmişte yapılan hatalar ve ihmaller sebebiyle, bugün insanların bir kısmının ya dinden habersiz ya da dindar ama kendi görüşünün doğruluğunu savunan kişiler haline geldiğini görmekteyiz.
Bu noktada hem aile hem de yaygın-örgün her eğitim kurumunda gerçekleştirilen din eğitimi ve öğretiminin önemi ortaya çıkıyor. Zira din eğitimi adına görünen olumsuzlukların giderilmesinde en önemli vazife bu müesseselere düşmektedir.